-
1 önünü almak
предупрежда́ть, предотвраща́ть -
2 önünü almak
pêşî girtin -
3 önünü almak
to prevent, to arrest -
4 ön
деся́ток (м) де́сять* * *1.1) простра́нство, ме́сто (перед кем-чем-л.); то, что нахо́дится (перед кем-чем-л.)önüne bak! — смотри́ под но́ги!
önünü görmeden yürüyordu — он шёл ничего́ не ви́дя пе́ред собо́й
evin önü bahçe — пе́ред до́мом сад
şehrin önlerinde — на подсту́пах к го́роду
2) перёд, пе́редняя часть (чего-л.)caketin önü iki sıra düğme ile süslenmiştir — перёд жаке́та отде́лан двумя́ ряда́ми пу́говиц
3) предстоя́щее, ближа́йшее бу́дущее2.önümüz kış — впереди́ у нас зима́
1) пере́дний, находя́щийся впереди́ön plânda — на пере́днем пла́не
ön sıralar — пере́дние ряды́
trenin ön tarafı — головна́я часть по́езда
2) предше́ствующий (чему-л.)ön emir — воен. предвари́тельное распоряже́ние
ön hesap — предвари́тельный подсчёт, предвари́тельные подсчёты
••- önde- hoca önde
- subay arkada içeriye girdiler
- öndeki
- önden
- önden yürümek
- önümüzdeki
- önümüzdeki günlerde
- önümüzdeki hafta
- önümüzdeki sınav
- önümüzdeki yıl için
- öne almak
- öne alınmak
- önünü almak
- önünde arkasında dolaşmak
- önüne arkasına bakmadan
- önüne bakmak
- önüne bir kemik atmak
- önüne dikilmek
- öne düşmek
- önüne geçmek
- önüne gelen
- önüne katmak
- önünü kesmek
- öne sürmek -
5 пресекать
несов.; сов. - пресе́чьson vermek, önünü almakпресе́чь злоупотребле́ния — suiistimallere son vermek
пресе́чь эпиде́мию — salgının önünü almak
-
6 zuvorkommen
zuvor|kommener ist mir zuvorgekommen benden önce davrandı; -
7 arrest
tutuklamak; durdurmak, kesmek, bitirmek, önünü almak; dikkatini çekmek, cezbetmek -
8 quell
bastirmak, ezmek, önünü almak -
9 ön
ön1. adj und subst Raum m ( oder Platz m, Zeit f) davor; Vorder-; Vorderseite f; Vor-, vorläufig; Zeit bevorstehend, kommend;ön cam AUTO Windschutzscheibe f;ön tekerlek Vorderrad n;kağıdın önü Vorderseite f des Bogens;-in önünü kesmek jemandem den Weg abschneiden; Wasser eindämmen;önüne bakmak sich genieren;önüne gelen jede(r) beliebige;öne almak den Vorrang geben D, voranstellen;öne düşmek, -in önüne düşmek jemandem vorangehen; an die Spitze treten;-i öne sürmek v/t betonen, erklären; meinen; vorschlagen; Meinung vorbringen, unterbreiten;(-in) önü sıra (gleich) vor D her2. adv: önde vor; vorn; voran;önde gitmek vorangehen;öndeki vorangehend;önden von vorn;önden yürümek (anderen) voranmarschieren3. postp: önüne vor A;önünde vor D;-in önüne koymak jemandem etwas vorsetzen, auftischen;-in önüne geçmek verhindern A; jemandem den Weg versperren;önünden (vorn) an … vorbei;kapının önüne gelmiştik wir waren (bis) vor die Tür gekommen;pencerenin önünde kim var? wer steht vor dem Fenster?;bu evin önünden geçerdik an diesem Haus gingen wir gewöhnlich vorbei; → önümüzdeki
См. также в других словарях:
önünü almak — (bir şeyin) önlemek ... fakat bunun derecesini yanlış hesap ettikleri için önünü almak hususunda lazım gelen tetikliği gösteremediler. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ön — is. 1) Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı Beş on kişi, köşkün önünde toplandık. M. Ş. Esendal 2) Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. B. Felek 3) Bir kimsenin ilerisi Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
AŞI — Birşeyden alınıp diğer birşeye aktarılan madde. * Çeşitli tehlikeli hastalıkların önünü almak için aşılanan madde. * Yabani veya cinsi âdi bir ağaca, cinsine yakın diğer iyi bir ağaçtan vurulan kalem veya yaprak aşısı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük